narrow Anlamı, Karşılığı

# A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P Q R S Ş T U Ü V W X Y Z

İngilizce - Türkçe

  • narrow
    s. 1. dar, ensiz. 2. sınırlı, kısıtlı. 3. dar görüşlü. 4. darlık içinde olan. 5. cüzi, az. 6. sıkı, dikkatli. i. 1. dar geçit. 2. çoğ. dar boğaz. f. 1. daraltmak; daralmak, çekmek, ensizleşmek. 2. sınırlamak. 3. kısmak.
  • narrow circumstances
    fakirlik, parasızlık, darlık.
  • narrow escape
    darı darına kurtulma, ucuz kurtulma.