ARTERİOVENÖZ FİSTÜLLER

ARTERİOVENÖZ FİSTÜLLER: Bilindiği gibi, atardamarlar (arter) kılcal damarlara, kılcal damarlar ise toplardamarlara (vena) açılırlar. Böylece kan atardamarlar, kılcal damarlar ve toplardamarlar yoluyla kalbe doğru geri dönmeye başlar. Görüldüğü gibi atardamarlar ile toplardamarlar birbirleriyle doğrudan doğruya ağızlaşmazlar. Ancak bazı durumlarda, atardamarlarla toplardamarlar doğrudan doğruya birbirleriyle ağızlaşırlar. Bu anormal duruma “Arteriovenöz fistül” denilmektedir. Arteriove-nöz fistüller ya doğumsal olarak bulunurlar ya da birbirine komşu olan atardamar ile bir toplardamarın aynı anda delici bir yara almaları sonucu sonradan, yani edinsel olarak gelişirler. Fistülün bulunduğu noktanın ötesindeki dokunun kanlanması azalır, çünkü yüksek basınçlı atardamar kanı fistül bölgesinden geçip hemen düşük basınçlı toplardamara kaçar. Böylece fistülün ötesine yeterince atardamar kanı, yani temiz kan gonderilemez. Atardamar kanı toplardamara kaçtığından, gerek sistolik tansiyon [büyük tansiyon) gerekse diastolik tansiyon [küçük tansiyon) düşer. Buna karşılık toplardamardaki kan basıncı yükselir. Sözünü ettiğimiz bu kaçış, kalbin çalışma yükünü ve atış sayısını yükseltir. Tedavi edilmeyen vakalarda bir süre sonra kalp yetmezliği gelişir.

Fistülün ilerisindeki atardamarlarda kan basıncı daha da düşük bulunur, diğer yandan toplardamar basıncı da yükselmiş olduğundan, fistülün ötesindeki dokunun kan dolaşımı ileri derecede bozulur. Bunun sonucu olarak bu bölgede şişlik ve ülserler gelişebilir. Fistül bölgesinde mikrobik bir damar iltihabı gelişebilir.

Arteriovenöz fistüller bazen kendiliğinden kapanırlar, ancak böyle bir gelişmeyi beklememek gerekir. Fistülün cerrahi olarak kapatılması gerekmektedir.